Yanan ağız sendromu klinik olarak herhangi bir patolojik değişikliğin saptanamadığı, ağızda devamlı veya tekrarlayan yanmayla seyreden bir semptomdur. Çoğunlukla bilateral olarak dilin üçte iki ön bölgesinin etkilendiği yanan ağız sendromunda yanaklar, damaklar, diş etleri ve dudaklar gibi birden fazla alanda açığa çıkar. Haşlanma gibi yanma hissinin yanı sıra genellikle ağrı da görülebilir. Ağrıya ek olarak, karıncalanma veya uyuşma, metalik bir tat ve ağız kuruluğu, baş dönmesi ve bulantı da görülebilir.
Yemek içmeyle ağrı artabilir, bu nedenle hasta yemek yemekten kaçınmaya başlayabilir. Vücudun el ve ayak gibi diğer organlarını da etkileyebilir. Yanan ağız sendromu aniden görünür ya da zaman içinde yavaş yavaş gelişebilir. Hastalar yanma hissinin gün boyunca devam ettiğini, akşam saatlerine doğru maksimal düzeye ulaştığını fakat gece uyku esnasında herhangi bir ağrı olmadığını belirtmektedirler. Ağrı başladıktan sonra yıllarca devam edebilmektedir. Bu hastalarda genellikle sendromla birlikte psikolojik bozuklukların varlığı da gözlenmektedir. Ağızda yanma hissi, ağız lezyonlarına eşlik eden bir semptom olabileceği gibi, sağlıklı ağız dokularına sahip bireylerde de görülebilmektedir.
Yanan Ağız Sendromununa zemin hazırlayabileceği iddia edilen birçok lokal ve sistemik ve idiopatik faktörden bahsedilmektedir. Lokal faktörlerin içinde dental protezler ve sistemik faktörlerin için nöropatiler bulunan bu sendromda etkili bir tedavi için, hastalığa neden olan faktörlerin bütünsel bakış açısıyla değerlendirilmesi ve hastaya özel bir protokolün oluşturulması gerekir. Ancak bu bütünsellik içinde yapılan uygulamalarla hastanın tedavisine katkı sağlanabilir.
Dt. Tijen SECERLİ DÜRER